Ressamın ‘’Dünden Yarına Kısa Öykü’’sü
- W. Winnicott’a göre insan öleceğinin farkında olan tek canlı olarak her zaman kaygı içindedir.
Bu kaygıdan kurtulmak için geçmişi ve geleceği unutmaya, şimdide olmaya ihtiyacı vardır. Şimdide olabilmek ise, tıpkı çocukların oynarken davrandığı gibi “yaparak, yaratarak” mümkündür. Çocuk, oyun oynarken ‘’an’’dadır, bir süreç içinde oyun oynar ve mutlu olur.
Sanat denilen etkinlik de bir oyundur aslında şimdide kalabildiğimiz.
Geçmişin izlerini, geleceğin hayallerini taşıyarak o anı yansıtan bir oyun.
Yaşam da tam bu noktada gerçeklik kazanır. Zamanın donmadığı, aktığı bir gerçeklik. Çağla Kurtuluş’un resim yapma eylemi de sonlandırılmamış biçimleri ile geçmiş ve geleceği taşıyan bir sürecin resmidir.
‘’Geçmiş’’… zamanla silinir, ‘’Gelecek’’ ise bir hayaldir… sisler ardında.
Tek var olan gerçek şu anda yaşanandır; dokunabildiğimiz, koklayabildiğimiz hissedebildiğimiz…
Ressamın kendi ifadesinde olduğu gibi
“Bugün…. geçmişle gelecek arasındayım… bir ayağım geçmişte, bir ayağım gelecekte… ben ise bugündeyim ” dediği gibi…
Çağla Kurtuluş’un resmi bu aralıkta bir yerde durur.
Tamamlanmamış olanın, bitmemiş olanın anlamının peşinde, başı sonu bilinmeyen koca bir öykünün herhangi bir evresinde, dün ve yarın arasında bir yerde, bir öykünün şimdisinde.
Tüm olasılıklarıyla yaşamın çeşitliliği, Çağla Kurtuluş’un resminin dinamiğini oluşturan bir unsurdur.
Çizgiden, lekeye, lekeden renge boşluğun sonsuz evreninde kendisini var eden her biçim, tamamlanmamışlığıyla, insana içindeki tüm benlikleri keşfetme ve yaşama olanağı verir.
Bu çeşitlilik içinde bazen mahcup bir genç kızdır gördüğümüz, bazen yılgın bir ihtiyar, bazen tutku dolu bir diva, bazen şefkatli bir dost… ve her biri sürüp giden hikayesinin dikkatle okunmasını hak etmekte.
Prof. Özlem Üner
*(Mimar Sinan Güzel Sanatlar Akademisi) Mayıs, 2024