Dışavurumcu kökenim var…
Resmim bir ‘sahne’ aslında..Sahnede de hiyerarşi var. İzleyici de sahnenin ‘O’na bakışıyla oyuna katılıyor.Benim için ‘BUGÜN’ aslında ‘ O GÜN’ ile empati kurmak demek.
Kompozisyonlarım bütünsel ve nesnel görünüş yerine öznelin arayışı içindeyim.
İç dünyamı samimim bir şekilde dışa vurabildiğim oranda gerçeğe yaklaşacağıma inanıyorum, ve kendi yaşantımdan, çevremden veya düşüncelerimden yola çıkıyorum…
Düz, birbirine binen çizgilerle figüratif formlar, yalın üslupla ,saydam tabakalarla üst üste ama birbirini kapatmayan , hep öncekinin izini süren katmanlarla , ham tuvalin korunduğu, sınırlara dayanmayan ‘nefes’lerle boyamak..
Tuvalde amacım figürlerimin resmini yapmak değil, resmin figürlerini yakalamak.
Günümüzün görsel bombardımanında insan zaten gördüklerinin tesiri altında hep ‘BİR’leşmiyor mu?..’AYNI’laşmıyor mu? Öyleyse ben kimliksizleşenlere kendim kimlik takıyorum..onları BİREY yapıyorum tuvalimde.
Kişilerin nereye baktıkları tam da belli değil..Her seferinde ‘başka’ gibi bakan, resmin kendinin oluşturduğu ‘kişiler’ amacım..Böylece resmimi çabuk tüketilemiyecek şekilde sunduğuma inanıyorum. Her seansın izinin sürülmesi, hatta ham tuvalin bile gözükmesi bundandır.
Konu, resmin şiirinin yaratılmasında etken..ayrıca resimlerimin şiirlerinin oluşu da kişisel..